Non bis in idem ilkesi, kaynağını Roma ve Yunan hukuk metinlerinden alan evrensel bir hukuk ilkesidir. İlke temel olarak bir kişinin aynı fiil sebebiyle birden fazla yargılanmasıyla birden fazla cezalandırılmasını önleme amacı taşır. Bu sebeple de ilke uygulaması açısından devletlerle bireyler karşı karşıya bir görünüm sergilerler. Zira yargılama ve cezalandırma yetkisinin kaynağı esasen egemenlik kavramıdır. Devletlerin yargılama ve cezalandırma faaliyetlerine ilişkin yapılan müdahaleler esasen egemenlik yetkisinin kullanımını sınırladığından dolayı evrensel normlar veya uygulamalar zamanla değişime uğramaktadır.
Çalışmada öncelikle non bis in idem ilkesinin özü ortaya konarak ilkenin anlamı, kapsamı ve unsurları tespit edilerek devamında ilkenin evrensel niteliği gereği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında ilke uygulamasına ilişkin ortaya konan gerekler incelenmiştir. Bu çerçevede yapılan tespitlere göre; Türk hukukunda ilkeye ilişkin verilmiş olan kararlar incelenerek Türk hukukunun ilkeye bakış açısı ortaya konmuş, evrensel uygulamaya uyum incelenmiş ve verilen kararların Türk hukukundaki mevcut uygulamaya uyumu değerlendirilmiştir. Son olarak ise çalışmanın genel değerlendirmesi yapılarak Türk hukukundaki mevcut duruma ilişkin görüşlerimize yer verilmiştir.
The principle of non bis in idem is a universal legal principle that takes it’s source from Roman and Greek legal texts. The principle basically aims to prevent a person from being punished more than once by being tried more than once for the same act. For this reason, states and individuals appear face to face in terms of principle implementation. Because the source of the power to judge and punish is essentially the concept of sovereignty. Universal norms or practices change over time, as the interventions regarding the judicial and punishing activities of the states essentially limit the use of sovereign authority.
In the study, first of all, the essence of the principle of non bis in idem was revealed, the meaning, scope and elements of the principle were determined, and then the requirements for the application of the principle in the case law of the European Court of Human Rights were examined due to the universal nature of the principle. According to the findings made in this context; By examining the decisions made in Turkish law regarding the principle, the perspective of Turkish law on the principle was revealed, the compliance with the universal practice was examined and the compatibility of the decisions with the current practice in Turkish law was evaluated. Finally, by making a general evaluation of the study, our views on the current situation in Turkish law are given.